Yemin töreninde kendi halkı dışında, dünyanın geri kalanına, özellikle de müslüman ülkelere artık Amerikada bir çok şeyin değişeceğini söyleyen Barack Hussein Obama’nın konuşması, Washington’da ki Ulusal Parkta bulunan 1.5 milyona yakın insan dışında, dünyanın her yerindeki milyonlarca kişi tarafından, televizyon ve interenet’ten canlı olarak izlendi. Gerçekten etkileyici bir konuşmaydı. Özelliklede geçmişte Amerikada yaşayan siyahlara yönelik ayrımcılığı ele alan “Bugün 60 yıl önce lokantada oturamayanların yemin ettiği gündür” sözleri, oldukça duygu doluydu. ( Özellikle kamera yaşlı siyahi Amerikalıların yüzlerindeki derin ve geçmişin izleriyle dolu ifadelerini kadraja aldığında, bunu daha iyi hissediyorsunuz) Geriye kalan bölümleri zaten malum; seçim öncesi sözlerini tekrarladı. Amerikanın unutulan kuruluş ideallerine dönüş, sosyo-ekonomik eşitlik ve adelet, dış politikada barış, vs. Obama, 44. Başkan sıfatıyla oldukça zor bir göreve başlıyor. Kendi halkı dışında tüm dünya ondan çok şeyler bekliyor çünkü gelecek günler için herkes oldukça endişeli. Amerikada zaten varolan sosyal adaletsizlik iyice artmış durumda. Bir zamanların bolluk ülkesinde yaşam eskisi kadar rahat değil.
Avrupa’daki gelişmiş devletler içinde aynı şeyler söz konusu. Geriye kalan ülkeler içinse zaten durum oldukça vahim. Dünyanın tamamı oldukça ciddi ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşuyor. Ve malesef bu krizlerin birçoğunun kaynağı Amerikan yönetimi ve eski başkan Bush’un yanlış politikaları. Önceki yazımda da belirttiğim gibi, Obama’nın tam da bu dönemde seçilmesi aslında hem çok uygun hemde tesadüfi değildi. 11 Eylül 2001 tarihinden beri savaşlarla, krizlerle, işgaller ve ölümlerde bozulan (hatta nefret edilen konuma gelen) Amerikan imajı, başkanlık koltuğuna 60 sene önceden ezilenlerden birinin oturmasıyla birlikte oldukça düzelmiş gibi gözüküyor. Nede olsa Hüseyin abi bizden, yamuk yapmaz değil mi? Oysaki Reuters Haber Ajansı’nın verdiği bilgiye göre, Obama Çin’in kendi para birimi Yuan üzerinde oynama yaptığına ve paranın değerini kasıtlı olarak düşürerek, dış ticari ürünlerinin diğer ülkelerin ürünleri ile (özellikle Amerikan malları) rekabet edebilme kabiliyetini yok ettiği düşüncesinde. (Çin yönetiminin kendi iç pazarı üzerindeki hakimiyetini zaten biliyoruz.)
Yanılmıyorsam eski başkan Bush da benzer görüşte, 2005 yılında Çin mallarına karşı çeşitli uygulamalar getirmişti. Eğer bu türde, Bush yönetiminin yaptığı açıklamaların benzerlerinin devamı gelirse, Amerikaya Çin mallarının girişini engellemeye yönelik çeşitli uygulamaların yürürlüğe girmesi, gelecek aylarda söz konusu gibi gözküyor. Oysaki Obama’nın Çin yönetimine karşı bu tarz yaptırımlara girmesi, her iki ülkenin ekonomik ve siyasi alanda dünyayı ilgilendiren ilişkilerine pek de olumlu yönde etkiler uyandıracağı söylenemez. Özelliklede bu yeni dönemde beklenen en son şey bu olsa gerek. Öte yandan bu bize tekrar göstermiştir ki, yönetim değişse dahi bazı temel politikalar değişmemektedir. Özelliklede söz konusu ülke Amerika ve de genel dış politikası dünyaya hakim olmak ise. (Diğer yandan Obama terör suçuyla göz altına alnına insanların tutulduğu ve çeşitli işkence iddalarına maruz kalan Guantanamo Üssü’nün bir yıl içinde kapatılmasını emretti.) Dünyaya hakim olmak demesek bile en azından dünyanın büyük bir bölümünü kendi kontrolünde olmasını istediği bilinen bir gerçek. Zaten II. Dünya Savaşı sonrası dönemden günümüze kadar olan uygulamaları bize bunu gösteriyor. Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri özellikle Irak’ta şu gerçeği anladı ki, teknolojik ve ekonomik gücü her ne kadar diğer devletlerden fazla üstün olursa olsun, genede kuvvet yoluyla istenilen hedefe ulaşılması nerdeyse imkansız. Bunun yerine sanırım yeni vizyonları daha çok “Dünya’nın Onları Lider Seçmesine” yönelik olacak. Elbette dünyanın geri kalanının Anglo-Sakson olmadığını düşünürsek bu vizyona en uygun lider tabiki yanık tenli Barak Hüseyin Obama ve onun insacıl, eşitliği savunan politikalarından başkası değil.