“Weareble Computer” veya “Giyilebilir Bilgisayar” her geçen gün daha fazla duymaya başladığımız ve yakın zamanda günlük hayatımızda yaygınca kullanmaya başlayacağımız bir teknoloji terimi. Adından da anlaşılacağı gibi insanların üzerine giyebildikleri ya da çeşitli vücut bölümlerine takılabilen bilgisayar sistemlerine deniliyor.
Örnek olarak üzerinde GPS alıcısı olan ve bir kulaklık vasıtasıyla size sesli yön tarifi yapan bir yön bulma cihazı olabileceği gibi aynı zamanda fare ve klavye gibi ara yüz elemanları olmadan sadece vücut hareketlerinizi algılayan ve kullandığınız bilgisayara kablosuz veri transferi vasıtasıyla komut vermenizi sağlayan bir sistemde olabilir. Aynı şekilde kolunuza takabildiğiniz ZYPAD WL 1000 ve benzeri bazı giyilebilir bilgisayarlarlar farklı sistemleri nereye giderseniz gidin tek bir platform üzerinden yönetmenizi sağlayabilmektedir.
Özellikle askeri alanda piyade sınıfının savaşma ve koordinasyon yeteneklerini güçlendirecek gece görüş sisteminin doğrudan askerin kaskına yansıtılması ya da uydudan gelen veriler sayesinde düşman hedeflerinin gene kaska veya kolunun üzerine yerleştirilmiş bir monitöre aktarılması bugün denenme aşamasında olan bazı sistemler.
Giyilebilir bilgisayarlar sadece insanların üzerine takılabilen bilgisayar komut sistemlerinden değil, aynı zamanda giysinin kendisini oluşturan parçalarında bizzat kullanıcı ile etkileşime girebilen materyallerden olmasından meydana gelebilmektedir. Her ne kadar bugün sadece bir bilimkurgu teması gibi gözükse de “Crysis” oyununda bulunan nano-teknoloji ürünü piyade zırhı, aslında çevresel koşullara göre ve giyen kişinin komutları doğrultusunda çalışan ve kullanıcı ile etkileşimde bulunan bir tür giyilebilir bilgisayardır.
Tüm bunlardan bahsetmemin asıl nedeni gelecekte bilgisayar ve insan arasındaki etkileşimin bugün kullandığımız ara yüz elemanlarının çok ötesinde olacağı. Bilgisayarlar kullanmakta olduğumuz mobil cihazlar veya netbook’lar gibi cebimizde veya çantamızda taşıyarak değil, devamlı olarak üzerimizde olan giyebileceğimiz elbise veya aparatlardan oluşacak. Bize ait olan ses, mimik ve vücut hareketlerimizle farklı bilgi sistemleri platformlarını yönetebileceğimiz gibi, karmaşık veri çözümlemelerini çok daha kısa zamanda ve kolay şekilde gerçekleştirebileceğiz. “Minority Report” filmindeki gelişmiş ara yüz modeli, halen birçok bilim adamı ve mucide bu konuda ilham kaynağı olmaktadır.
İşte bilgisayar ve insan arasındaki etkileşim üzerine çalışmalar yapan 21. yüzyılın en önemli dâhileri arasına girmeye aday olan (hatta bazıları onun 21.yy Leonardo Davinci’si olduğunu söylüyorlar) Pranav Mistry’nin “Sixth Sense / Altıncı His” projesi giyilebilir bilgisayara günümüzde verilebilecek en güzel örnek. Bu sistem sadece vücut hareketlerini ve sesi algılamakla kalmıyor aynı zamanda sahip olduğu kamera ile renk farklarında algılayabiliyor, görsel ara yüzü dahili olan bir projektör vasıtası ile herhangi bir yüzeye yansıtabiliyor. Yani veriyi her şekilde yönetebiliyorsunuz ve bunu herhangi bir monitörden bağımsız şekilde görebiliyorsunuz. Pranav yazılımı herkesin kullanabilmesi ve teknolojinin MIT laboratuarlarından çıkıp topluma yayılabilmesi için açık kaynak haline getireceğinden bahsediyor. İlgili video’yu sonuna kadar izlemenizi tavsiye ediyorum.