Günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce Çinli düşünür Sun Tzu tarafından kaleme alınan Savaş Sanatı adlı eser, geçmişte olduğu gibi bugünde askeri komutanların, stratejlerin ve devlet liderlerinin başvurduğu temel bir eser olmasının yanısıra farklı meslek gruplarında bir çok insanın pazarlamadan, yönetime, ekonomiden, ticarete özellikle günümüz iş dünyası ile ilgili konularda okuduğu vazgeçilmez bir kitap haline geldi. Öyleki bir çok üniversitede öğrencilere okutulduğu gibi aynı zamanda çalışanlara yönelik değişik eğitimlerde başlıca kaynak olarak gösterilmekte. Savaş Sanatını bu kadar özel ve popüler yapan sebep ise, kitapta yer alan savaş stratejilerinin aslında hayatın her alanında geçerli olan bir takım kuralları içermesi, bunların basit ve uygulanabilir olmasının yanında hangi alanda olursa olsun doğru uygulandığında kişileri başarıya götürebilmesi. Tarihteki bilinen en eski savaş stratejisi kitabının yazarı olan Sun Tzu, M.Ö. 500 dolaylarında Çin de yaşadığı rivayet edilir. Sun Tzu, Savaş Sanatı adlı eserini, Wu Krallığına generallik yaptığı ve de Çin uygarlığının en karışık zamanı olan Savaşan Devletler Döneminde ( M.Ö. 403-221), kazandığı zaferler ve edindiği deneyimler sonrasında kaleme aldığı söylenmektedir. Bazı tarihçiler Sun Tzu’nun aslında yaratılmış bir figür olduğunu ve hiç varolmadığını idda ediyorlar ama bu henüz kanıtlanmış değil. Savaş Sanatı birbiriyle bağlantılı 13 bölümden oluşmaktadır. Bunların hepsi zafere ulaşmak isteyen komutanın sırayla izlemesi gereken yolları anlatmakta, tavsiyelerde bulunmaktadır. Bu bölümler kısaca Savaş İçin Planlama, Maliyet, Savaşta Strateji ve Kuşatma, Taktik, Kuvvet, Gücün Kullanımı, Savaşta Manevra, Taktiksel Değişim, Orduların Yönetimi, Arazi Faktörü, Arazide Dokuz Zemin, Yangın Çıkartma ve Casusluk/İstihbarat üzerine konu başlıkları altında Sun Tzu’nun sözlerini içermektedir.
Temelde anlatılanlar her nekadar savaşın koşullarını betimlediği, söylenen sözlerin ise savaşta yer alan generallere ve liderlere yönelik olduğu düşünülsede Savaş Sanatın’nın içerdiği stratejiler hayatın her alanı için geçerlidir. Çünkü insan aslında doğumundan ölümüne kadar hayatı boyunca fiziksel ve ruhsal yönlerden bir varolma savaşı vermektedir. Bu bağlamda Sun Tzu’nun öğretisinin genel hatları, olayları olmadan önce görebilmek ve buna karşı önlem almak; savaşmak kaçınımaz ise bunu akıl ve hile yollarını kullanarak fiziksel çatışmaya girmeden yada en az şekilde, savaşan her iki taraf içinde en az kayıp verdirerek zafere ulaşabilmektir. Çünkü “Savaşmaksızın başkalarının ordularını altetmek, hünerlerin en iyisidir” der Sun Tzu. Yazıldığı dönem itibariyle Çin’de ki Tao felsefesinden ve Taoizmin’den yoğun şekilde etkilenen Savaş Sanatı, savaştan ve yıkımdan kaçınmayı öğütler. Çünkü Tao öğretsinde kutsal olan “Yol” kavramına ancak doğayla ve kendiyle barışık, insani dürtülerden uzak ve huzur dolu bir yaşantı ile ulaşılabileceği söylenir. Bu açıdan değerlendirilğinde Sun Tzu’nun hedeflediği savaşçılığı teşvik etmek değil aksine onu en az düzeye indirebilmek bunu yaparkende tüm siyasi, psikolojik ve maddi olanakları en doğru şekilde akıl yoluyla, savaşan her iki taraf içinde optimum yarar sağlayacak şekilde kullanabilmektir. Çünkü Taoizmin temek kaynağı olan Tao Te Ching de söylendiği gibi “Silahlar, ancak kaçınılmaz olduğunda kullanılabilecek, uğursuz araçlardır”.
Sun Tzu savaşla ilgili olarak şunları söylemektedir. “Hükümet galeyana gelip orduyu seferber etmemelidir, askeri liderler öfkeye kapılıp savaşa yol açmamalıdırlar. Kızgınlık sevince, öfke neşeye dönüşebilir, fakat yıkılmış bir ulus varedilemez ve ölüler yaşama döndürülemez”. Bu sözlerde anlatıldığı gibi savaş aslında her iki taraf içinde yıkım getirmektedir. Sun Tzu “Bu yüzden, savaş sanatından anlayan kişi, başkalarının gücünü savaşmadan alteder, kentleri kuşatmadan alır, başka ulusları az zamanda ele geçirir” demektedir. Ayrıca “Girdiği her savaşı kazananlar aslında usta değiller, başka orduları savaşmadan çaresiz bırakanalar, işte onlar en iyidir” der. Görüldüğü gibi savaşmaksızın savaşta kazanmak, Savaş Sanatı’nın temel prensibini oluşturur. Bu amaç doğrultusunda aklı ve hileyi kullanmak, bilgeliğin başlıca kuralıdır. Bilge savaşçı en kısa zamanda ve en az kayıp vererek düşmanını alt eder, fakat onu asla yok etmez. Çünkü Taoizimde evrendeki her şey bir bütünün parçası olarak görülür, buna tabiiki düşman da dahildir. O düşmanın her hamlesini anında çözümleyecekbilecek kadar iyi bilen, karşılaştığı durumlara hızlıca uyum sağlayıp hareket edebilen ve asgari çabayla düşmanı yenendir.
Sun Tzu’ya göre savaşçıların en iyisi düşmanın planlarını daha tasarım aşamasındayken farkedebilen ve açığa çıkartandır. Taocu bir eser olan “Denge ve Uyum” kitabında söylendiği gibi “Derin ilke bilgisi görmeden bilir. Derin bilgi kapının dışına çıkmadan bilmek, pencereden bakmadan gökyüzünü göremektir. Güçlü eylemse, tüm durumlara uyarlanarak daha da güçlenmektedir”. Sun Tzu’ya göre ikinci en yetenekli savaşçı düşmanın ittifaklarını bozan, üçüncüsü ordularına saldıran, en kötüsü ise kentleri kuşatandır. Savaşan taraflar için hız çok önemlidir çünkü zaman uzadıkça savaş koşulları hem saldıran, hem savunan için ağırlaşmaktadır. “Kazanır halde olsan bile savaşırken işi uzatırsan gücün körelir, keskinliği aşınır; bir kaleyi kuşatırsan kuvvetin azalır. Ordunu uzun süre sahrada tutarsan, araç gerecin yetmez olur.” sözleri savaşta hızın ve çabukluğun önemi anlatmaktadır.
Askeri hareketta hilenin kullanımı Savaş Sanatında oldukça ön plandadır. Buradaki hile aslında batı toplumlarında anlaşıldığı gibi olumsuz bir yönde bir özelliğe değil aksine bilgeliğe işaret eder. Sun Tzu “ Askeri harekatta hile gerekir. Yeterliyken yetersizmiş gibi davran. Etkinken etkin değilmiş gibi davran.” der. Düşmanları doğrudan yenilgiye uğratmaktansa, onları şaşırtarak planlarını bozmayı, geri çekilerek yormayı, saflarında bozgun çıkarmayı, düşmanın öfkesini ve gururunu kendisine karşı kullanarak mağlup etmeyi öğütler. Bazı uzak doğu sporlarında, özellikle de Aikido ve Jujutsu gibi savunmaya yönelik olanlarda, saldıran tarafın kendi enerjisi ve ivmesi kullanılarak zarar verilmeden etkisiz hale getirilmesi tekniği, bahsedileden temel prensibe dayanmaktadır.
Savaş Sanatına göre savaşta belirli bir biçime girmeden devamlı olarak devinim halinde olmak ve şekil değiştirmek çok önemlidir. Çünkü devamlı değişim halinde olan ve tam olarak bilinemeyen bir düşmana karşı bırakın saldırmak, strateji geliştirmek bile imkansız bir hal alır. “Sen saflarını belli etmezken başkalarını saflaşmaya zorladığında, sen birlik içindeyken düşmanların parçalanır” yada “Askeri bir kuvvetin sürekli bir biçimlenişi yoktur. Tıpkı sürekli bir biçimlenişten yoksun olan gibi. Düşmana göre değişip uyarlanarak zafere ulaşma yeteneğine deha denir.” sözleri değişimin ve gizliliğin önemini vurgulamaktadır. Sun Tzu’ya göre savaşta zaferi sağlayan beş temel ilke vardır. “Ne zaman savaşacağını, ne zaman savaşmayacağını bilen kazanacaktır. Büyük ve küçük birliklerin her ikisini de yönetmeyi bilen kazanacaktır. Ordusunun tamamında aynı ruhsal canlılığı (morali) sağlayan kazanacaktır. Kendisini hazırlayan ve düşmanını hazırlıksız buluncaya kada bekleyen kazanacaktır. Askeri yetenekleri olan ve hükümdar tarafından işine karışılmayan kazanacaktır. Zafer, bu beş hususun bilinemsine bağlıdır.”
Benzer bir şekilde “Savaşta başarı, önceden hesaplama ve planlama yapan, düşmanını ve araziyi tanıyan, kendi yeteneklerini ve sınırlarını bilen, birliklerinde üstün moral sağlayan, düşmanını aldatabilen, çatışmada gereken yerde yoğunlaşan ve hızlı hareket eden tarafın olacaktır.” sözleri savaşta planlama, istihbarat, kaynak kullanımı, psikolojik faktörler, aldatma ve hile, sıklet merkezi prensibi (savaşta kazanamak için kuvvetlerin belirli bir yerde yoğunlaştırılması) ve taaruz prensibi konularına dikkat çekmektedir.
Sun Tzu ve ölümsüz eseri Savaş Sanatı tarih boyunca, Sezar’dan Napolyona, Hitler’den Mao’ya kadar bir çok komutan ve lider tarafından okunmuş ve onlara yol göstermiştir. Sahip olduğu kadim ve derin bilgelik sayesinde yazılışından bu yana 2500 yıl geçmesine rağmen güncelliğini bugün halen koruyan Savaş Sanatı, gelecekte de varolşu macerasındaki insanoğluna yol göstermeye devam edecektir. (Kaynak: Savaş Sanatı, Anahtar Kitapları Yayınevi)