Geçen senenin eylül ayında tesadüfî bir şekilde haberdar olduğum ve hemen kayıt olup 2 ders hariç hiç kaçırmadan her cumartesi takip ettiğim Fütürizm Okulu ne yazık ki sona erdi. Ne yazık ki diyorum çünkü gerçektende 2010’un eylül ayında başlayıp dün sona eren ve toplamda 14 hafta boyunca devam eden program, hem benim hem de devamlı katılan diğer arkadaşlarım için eşsiz bir tecrübe olduğunu düşünüyorum.
Türkiye Fütüristler Derneği tarafından düzenlenen ve Bilgi Üniversitesi Santral de gerçekleşen programda geleceğin dünyası, uzgörü çalışmaları, trend analizleri, strateji ve vizyon, bilim ve sağlık, tasarım ve teknoloji gibi konu başlıkları işlendi. Ayrıca bu konuların sunumlarını yapan kişilerin çalıştıkları alanlarında uzman ve yenilikçi profesyoneller olmalarının yanı sıra derslerin etkileşimli ve tartışmaya açık bir şekilde işlenmesi Fütürizm okulunun gerçekten farklı bir yerde olmasını sağlıyor.
Katıldığım tüm derslerde olabildiğince fazla not tutmaya çalıştım.  Bunları paylaşmadan önce bu programın mimarı olan Sayın Ufuk Tarhan’a teşekkür edilmesi gerektiğini düşünüyorum.  Lider bir kadın aynı zamanda sosyal bir girişimci olarak kesinlikle örnek alınması ve takip edilmesi gereken, kendi deyimiyle bir yönder (yönetici + lider). Hakkında bilgi almak ve aktif olarak yaptiği projeleri bu link’ten takip edebilirsiniz.
Ders notlarımı konu başlıkları altında kısa ve öz bir şekilde aktarmaya çalışacağım. Yazacaklarım konuşulanların çok ufak bir bölümünü kapsayacak ama umarım gene de Fütürizm ile ilgilenenler ve geleceği şekillendirmek isteyenler için faydası olur.
FÜTÜRİZM VE UZGÖRÜ ÇALIŞMALARI
Gelecek sabit ve değişmeyen bir şey değildir. Gelecek bizim tarafımızdan şekillendirilebilir ve değiştirilebilir. Bugün atmakta olduğumuz her adım aslında geleceği şekillendirmekte. Gelecek aynı zamanda tahmin edilemez ve kesin olarak bilinemez. Bu sebeple sürekli olarak geleceğe dair alternatif senaryo üretimi yapılmalıdır ama geleceği yakalamak için asıl yapılması gereken şey, geleceğin bizzat bizim tarafımızdan şekillendirilmesinden geçmektedir. Ancak bu şekilde ve bizim tarafımızdan oluşturulduğunda ona hâkim olunabilir. Ayrıca senaryolar oluşturulurken gelecek ile gerçekler arasında bir uzlaşma kurulmalı, varolan gerçekler göz ardı edilmemelidir.
Fütürist yaklaşım geçmişten ders alır, sürdürebiliri gözetler, senaryolar oluşturur ve bu senaryoları gerçekleştirmek için belirli bir metodoloji çerçevesinde gerekli adımları atar. Diğer bir değişle fütürizm gözlemleme, hayal etme ve hayalleri gerçekleştirmek gerekli yol haritasını oluşturmayı içermektedir.
Uzgörü çalışmamalarında kullanılan bazı yöntemler; Senaryolar, Birebir Görüşmeler, Delfi Yöntemi, Medya İçerik Analizi, Dinamik Sistem Simülasyonları. Ayrıca Bilimsel Literatür Analizi, Ekonometrik Modeller, Regresyon Analizi, Tarihsel Benzetimler ve Oyun Teorisi de kullanılmaktadır.


GELECEĞİN YÜKSEKLEN TRENDLERİ

Tüketilecek ürünün veya içeriğin kendisi tarafından belirlendiği yeni nesil tüketici sınıfın yükselişi. Prosumer (Producer +Comsumer veya Üretici + Tüketici )
3. Yer kavramının giderek daha fazla hayatımıza girmesi. Ev ve iş dışında vakit geçirilen yeni yaşam alanları örnek Starbucks.
Megapollerin Yükselişi
, yüksek nüfuslu şehirlerin giderek dünya ekonomisinde daha fala önem kazanmaya başlamaları. NewYork GDP 1133 milyar$, Londra GDP 425 milyar $, HongKong GDP 244milyar$. Diğer megaşehirler San Paola, Mexicocity, İstanbul. Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler teşkilatının dünya siyasetinde daha fazla söz sahibi olması. Hatta kendi aralarındaki birliğin güçlenmesi ile birlikte bağlı bulundukları ülkelerden bağımsız şekilde yönetilmeye başlanmaları.
Neuroscience biliminin gelişimi ve DNA analizlerinin hastalıkların teşhisinde ve davranış yapımızın çözümlenmesinde kullanılmaya başlanması. İşe alımlarda DNA analizi zorunluluğu ve çalışanları hakkında risk almak istemeyen iş verenler ve sağlıksız genleri eleyen vahşi rekabet sistemi.
Dikey çiftlikler ve şehir içersinde tarım yapılan binaların oluşturulması. Aşırı nüfus artışı ile önlenemez gıda krizleri. Uzun yaşam süresiyle birlikte yaşlana dünya nüfusu, sosyal devlet sisteminin emekli kitlelerin taleplerini karşılamakta yetersiz kalması, siyaset ve ekonomide yaşlıların daha fazla oranda söz sahibi olması. Yaşlanan Avrupa ve Türkiye için yepyeni pazarlar: Sağlık Turizmi, “Ölmeden Önceki Son Cennet Türkiye”.
Akıllı dünya konsepti ile tüm ülkelerdeki sistemlerin birbirlerine bağlanması ve haberleşebilmeleri bu şekilde dünya kaynaklarının daha verimli şekilde yönetimi. Dünya vatandaşlığı kavramının oturması, bireylerin sadece kendi ülkeleri için değil insanlığın diğer tüm üyeleri için çalışıp fayda gösterme isteğinin daha baskın hale gelmesi.
Geleceğin dünyasından sahip olunması gereken en önemli özellik disiplinler arası çalışabilme ve hareket edebilme özelliği. Bir konuda konu da derinlemesine uzman ama diğer konularda da karar verebilme yeteneğine ve bilgisine sahip çok yönlü bireyler geleceğin dünyasını şekillendirecek.


VİZYON, STRATEJİ, LİDERLİK VE GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRMEK

Vizyon sadece şirketlerin kurumsal benliklerin yer alması gereken bir öğe değil aynı zamanda her insanın sahip olması gereken bir bilişsel kavramdır. Vizyon zor zamanlarımızda bize dayanak olacak, karanlıkta bize yol gösterecek olandır. Sahip olduğumuz kişisel vizyonumuz asla gözümüzün önünden ayrılmamalı ve zaman zaman tekrar düşünülüp başkaları ile paylaşılmalıdır.
Başarı ve mutluluk her an değişmektedir oysa başarılı insanların değişmeyen birkaç ortak özelliği bulunmaktadır. Onlar kendilerine güvenirler, risk alırlar, vazgeçmezler, geleceğe odaklanırlar, pozitif düşünür ve etkin çalışırlar. (Etkin çalışmak fazla çalışmak değil zamanı iyi kullanarak en verimli şekilde çalışmak anlamındadır)
Geleceği şekillendirebilmek için; Hayal kurmak, Pozitif olmak, Değer yaratmak, Güvenilir olmak, Meraklı olmak, Kaynakları etkin kullanmak, Etki alanını geliştirmek, Paylaşmak, Adil ve Şeffaf olmak, Faydalı olmak başlıca gerekliliklerdir. Özellikle meraklı olmak, yeni şeyler öğrenmek ve bireysel olarak sahip olduğumuz güvenilir bölgelerden uzaklaşmak için sürekli olarak yapılması gereken bir eylemdir. Yeni öğrenilen her şey özellikle de hâkim olduğumuz alanlar dışındakiler, bize farklı bakış açıları kazandırdığı gibi aynı zamanda zihinsel bariyerlerimizin de zayıflamasına neden olmaktadır.  Romalı tarihçi ve senatör Tacitus’un dediği gibi “Büyük ve onurlu girişmelerin önündeki en büyük engel, insanın güvende olma hissine duyduğu arzudan kaynaklanmaktadır.” (Desire for safety stands against every great and noble enterprises)

SAĞLIK, TIP TEKNOLOJİLERİ VE GEN BİLİMİ

Modern tıp 1860 yıllardan itibaren tüm dünyada kabul gören teknikler dâhilin de 2000 yıllara kadar devam etti. 2000 yıllarında başına itibaren ise hastaneler kurumsal şirketlerin sahip olduğu yönetim ve organizasyon metotlarını benimsediler ve bilişim teknolojilerini kendilerine adapte ederek tıpta yeni bir yaklaşım belirlediler. Bu dönem dâhilinde hastaneler şirketlere dönüştü; karmaşık insan kaynakları, fizibilite, mobilite, e-sağlık, iş planı, tele-tıp, verimlilik ve maliyet optimizasyonu, koruyucu tıp odaklı yaklaşım, standartlaşma ve hasta odaklı yaklaşımlarını benimsediler.
Geleceğin dünyasında ise sağlık alanında 2020 yılına kadar yaygın kullanılacak bazı trendler; Kişiselleştirilmiş DNA Testi, Nanoteknoloji, Kök Hücre, Genomik Besinler, Akıllı Tıbbi Cihazlar, İnsan-Gelişim Mühendisliği, Robotik Sistemlerin Kullanımı.
Genomik gelişmeler dâhilinde kişiselleştirilmiş ilaçlar, moleküler teşhis, hastalığın geleceği ve ilerlemesi ile öngörüler mümkün olacak. Nano-teknoloji daha çok kronik hastalıkların tedavisinde kullanılacak. Ayrıca veri madenciliği ve simülasyon sistemleri tıp alanında daha etkin şekilde uygulanacak.
Entegre Dijital Hastanelerde hasta verileri (Patient Data-CPOE), RFID ile hasta takibi, standartlara dayalı veri entegrasyonu, mobile point of care, E-reçete ve Digital Image Monitoring (Dijital Görüntüleme) önem kazanacak.

Dijital hastanelerin bazı çıktıları ise şöyledir:
•    Risk bazlı ölüm oranlarında %7 azalma
•    Hastane yatış sürelerinde %22 azalma
•    Ortalama teşhis zamanında %40 iyileşme
•    Verimlilikte %60’lara varan artış
•    Hastane içi iletişimde hızlanma
•    Kaynakların daha etkin kullanımı
•    Maliyetlerde belirgin seviyede azalma

2009 yılında Dünya Sağlık Verilerine göre tüm dünyada 60 trilyon $ olan GSMH’nın yaklaşık %10’u yani 6 trilyon$’ı sağlık harcamalarına yapılmış durumda. Tüm dünyanın toplam harcamasının %33’ü yani 2 trilyon $’ı Amerika Birleşik Devletlerine ait. Türkiye de ise bu rakam 41 milyar TL civarında.
Sağlık alanında internetin ve mobil platformların kullanımı her geçen gün artmakta. Temmuz 2009’da sağlık siteleri sadece Amerikada 103 milyon kere ziyaret edildi. 1000’e yakın İphone sağlık uygulamasının yanı sıra toplam tüm akıllı telefonlarda 5000 adet uygulama var. (Vücut yağı hesaplanması, hamilelik zamanı hesaplayıcı, tansiyon takip, vs) Sosyal medya kullanımı hem bilgi paylaşımı hem de tanıtım amaçlı ciddi şekilde kullanılmakta. Gen analizinde nano -teknoloji bazlı yeni tekniklerin kullanılması ile hem maliyetler düşecek hem de analiz süreleri azalacak. Bu şekilde hastalıkların teşhisi, kalıtsal olarak gelen hastalıkların belirlenmesi, kişiye göre sağlıklı yaşam tarzı öngörülmesi çok kolay ir şekilde mümkün olacak.


MOBİL DÜNYA ve TEKNOLOJİLER

Mobilite kavramı ile birlikte M2M Telemtric Communication (Machine to Machine/Cihazlar arası iletişim) artacak, sensörler tarafından yönetilen bir dünyada (ısı, ışık, nem, koku) mobil hayatımızın merkezinde olacak. 2009 yılında tüm dünyadaki mobil ticaret pazarı 69milyar$’dan Near Field Communication teknolojilerin gelişmesi ile birlite yaygınlaşan mobil ödemelerle 2014 yılında 119milyar $’a ulaşacak.
Augemented Reality (Artırılmış Gerçeklik) ve Image recognition (Görüntü Tanımlama) sistemleri daha sık kullanılacak ve özellikle mobil pazarlamada en çok önemli bir rol oynayacak. 2010 yılında 1.7 milyar euro olan mobil reklam pazar 2015 yılında yaklaşık %41 büyüme ile 13.5 milyar dolara ulaşacak.  2016 yılına kadar e-ink teknolojisini kullanan elektronik gazeteler hayatımıza girecek.
Mobil teknolojilerin özelliklede akıllı telefonların artışı gerçeklik algımızda ve ufkumuzda yarattığı etki oldukça fazla aynı binlerce sene önce insanların atları evcilleştirip çok kısa mesafeleri çok daha hızlı bir şekilde kat edip, daha önceden görülmemiş olana kolayca ulaşması gibi.